Ceren, Selim, Canan ve Harun – 1
Ceren üzerinde açık renk dar jean’i ve beyaz bol tişörtü hafif makyajı ile geceye hazırdı, 3-4 saat mutfak mesaisi sonrasında ben de duşumu almış, gururla kurduğum masaya bakıyordum.

“sırf şu mutfak becerin yüzünden bile sana aşık olmakta haklıyım” dedi ceren.

“yatak becerimden daha çok seviyosun yani” dedim bozulmuş gibi

“yoo” kikirdedi “o kategori dışı” yaklaşıp kulağıma fısıldadı

“kendin sikemesen başkasına siktiriyorsun işte daha ne olsun”

Sohbet koyulaşacaktı ya da cerenin dudaklarını rujdan temizleyecektim ki kapının sesi ile kendimize geldik.

“hoşgeldiniiiz”

Sabah kahvaltı sonrası bütün ısrarlarımıza rağmen burak kalmak istememişti, harun yan odada uyuyakalmış biz de kendimizi yatak odasına atmıştık.

Elbette hem yemekte hem odada neler yaptıklarını en ince detayına kadar anlattırmaya başladım cereni açık pencerenin önündeki yatakta soyarken. Yemekte çok bi şey olmamış ama bir iki defa masa altından burak yoklamış mesela. “piç” dedi “hiç yüz vermedim tabii” sonra otelde odaya çıkarken asansörde kalçalarına dokunmaları olmuş bir miktar ve daha neler neler. Ceren bunları anlatırken çoktan onu çırılçıplak soymuş ve bacakarasından amcığının tadına bakıyrodum ki gelen kapı sesi ikimizi de kendimize getirmişti.

“abi” adem sırıtıyordu kapıda

“ne var oğlum, istek için kapımızı çalma demedim mi ben sana”

“karşı binadan bir komşu sizinle konuşmak istiyormuş, telefonu verdi bana ararsanız memnun olurmuş”

“kimmiş o? ne istiyormuş”

“selim bey, gençten biri ama ne istediğini bilmem, elçiye”

“tamam lan tamam, ver numarayı” dedim elindeki kağıdı çekip aldım “istek için çalma bi daha” diyip kapattım kapıyı.
Herhalde bahçe düzenlemesi ile ilgili bir şey soracaktır adam diye site yönetimine girdiğim güne lanet okuyarak yatak odasına girdim, telefonuma uzanıp adem’in verdiği numarayı çevirdim. Karşıdan ince bir erkek sesi

“alo buyrun?”

“a selam cem ben, site yönetiminden”

“çıkaramadım?”

“ya bizim adem verdi bu numarayı arasın demişsiniz, peyzaj mıydı konu?”

Karşıdaki ses bir an durdu soluk alışverişlerini duydum adamın

“alo” noluyoruz dedim içimden

“haa, cem bey” dedi tlefonun diğer ucundaki adam neden sonra ama sesi titriyordu sanki, hasta mı acaba diye düşündüm.

“yani peyzaj ile ilgili evet” zorlukla konuşuyordu “yatak odanızın penceresinden bakarsanız görebileceğiniz bir peyzaj hem de”

Site yönetimine girdiğim güne lanet okudum gene, camı açıp dışarı baktım

“bir şey göremedim”

“karşı dairenin penceresine dikkatle bakın”

Sitemizde her şey iyi güzeldi de rant aşkına iki koca bina dip dibeydi. En fazla 5-10 metre mesafe vardı iki bina arası. Karşı daireye bakayım diyip kafamı kaldırdım, dairenin perdesi dalgalandı, sonra ardına dek kadar bir açıldı, boydan boya camın arkasında odanın iç tarafında kızıl saçlı, beyaz tenli, çırılçıplak bir kadın göründü, bizim daireye doğru bir baktı, bir şey alırmış gibi eğildi, doğruldu, sırtını bize döndü squad ile şekillenmiş kalçalarını sergiledi ve sonra perde görünmez bir el tarafından örtüldü.

“nasıl” dedi adam hırıltılı bir sesle “peyzajı beğendiniz mi?”

“çok beğendim” dedim “hem de çok beğendim, bir de kendisi ile konuşmak isterim”

“bir dakika” telefonun el değiştirdiği duyulabiliyordu.

“efendim” karşı taraftan ince, titrek ve güçlü olmaya çalışan heyecanlı bir ses “efendim” dedi ve boğazını temizler gibi yaptı. “koltuğa oturacak şimdi, heyecandan tir tir titriyor” diye geçirdim içimden ve karnımdaki karıncalanma tuhafıma gitti.

“merhabalar, cem ben. Karşı apartmandan komşunuz”

“evet biliyorum” kanapeye oturmuştu ve daha rahattı “evet cem bey biliyorum siz olduğunuzu, ben canan, selim’e uzun süredir söylüyordum sizi aramasını kismet bu güneymiş”

“a demek siz istediniz aramasını”

“şaşırdınız mı?”

“evet”

“yani selim de ben de uzun süredir sizi merak ediyoruz. Selim size, ben hem size hem de eşinize hayranım” kikirdedi “tanışmayı çok isterim”

“ya elbette neden olmasın ama önce cerenle bir görüşeyim. Bu akşam uygun olur musunuz?”

Ceren kocaman açılmış gözlerle bana bakıyordu. Elimle karşı pencereyi işaret edip mis gibi der gibi parmaklarımı birşeltirdim. “akşam 8 isterlerse yemeğe gelsinler” dedi ceren

“bu akşam 8’de bekliyoruz, dilerseniz yemeğe gelin”

“harika, yemek zahmet olmasın size”

“bugün yemek yapacaktım zaten, çok isterim sizi ağırlamayı”

“tamam, şarapları biz getiririz o zaman”

“harika” dedim

“cem bey” durdu bir “yanlış anlamazsanız”

“asla, bu konularda tahmin edemeyeceğiniz kadar anlayışlıyımdır”

“ne giymemi istersiniz?”

Şaşırdım. Bu kadar doğrudan bir giriş beklemiyordum

Güldüm “sizi tanımıyorum, uzaktan gördüğüm çok güzel bir kadın. Eminim zevkleriniz de öyledir.ne giyerseniz giyin, merak uyandırsın”

“anlaştık”

Telfonu kapattık. Ceren kahkaha attı ve yatakta gerinerek döndü, “seks dolu bir hafta sonu, insan başka ne ister hayattan”.

“seks dolu bir başka hafta sonu” dedim ve sordum “harunu napıcaz?”

“keselim ve buzluğa koyalım” iyice gevşemişti

“ben, küçükhanım, yemek yapmaya başlıyorum, senin görevin harunu sepetlemek. Sonra da alışverişe gitmek“

“harun’la tatile çıksam kızar mısın?”

Damdan düşer gibi sormuştu. Bu saate kadar sormadığına göre ise çekinmişti. Döndüm, yüzüne baktım. Kocaman meraklı gözleri ve burnunun üzerine serpiştirilmiş bir kaç tane çil tanesi ile herhalde hayatımda gördüğüm en çekici yüz bu diye geçti aklımdan.

“hayır” dedim kızmam “uzun süreli mi kısa süreli mi? ve seks tatili mi sevgili tatili mi?”

“seni terk etmiyorum” dedi itiraz eder gibi

“hiç öyle düşünmedim” dedim

“orta süreli hem seks hem sevgili tatili”

“ortayolcu pislik” dedim gülerek “ara ara bana yayın yaparsan çok da hoşuma gider”

“peki gelse bizde kalsa bir kaç hafta”

Titredim. Ne yapmaya çalışıyordu?

“olur” dedim çok istekli görünmemeye çalışarak “harun’un eşi ne der bu duruma” adamın evli olduğu yeni aklıma gelmişti.

“belki o da katılır” ceren kahkaha atarak banyoya kaçtı.

Ceren haruna direkt “seni sepetlememiz lazım” dedi. Harun da hiç ikiletmeden “ya ben de gidecektim zaten, ne kıyafet var ne de bi şi. Ne o öyle sığıntı gibi” dedi.

“tedarikli de gelirsin bir gün” dedi ceren istekli. Harun soran gözlerle baktı.

“ben cemle konuştum. Hem tatil konusu, hem de gelip burda takılmanı isteriz”

“çok sevindim, güzel şeyler yaşayacağız” dedi harun. Çıkmadan önce cereni uzun uzun öperken kalçalarını avuçlamıştı, ceren’in bu kadar heyecanlandığına az tanık olmuştum. Harun çıkınca cerene takıldım

“şimdiden özledin sanırım”

“aşkım” dedi ceren “bunu yaşamak istiyorum” son derece ciddiydi

Ondan sonrası akşama hazırlık ve şimdi Selim ve canan, otuzlu yaşların başında güler yüzlü bir çift kapımızda beirmişlerdi. Canan, yırtılmış hissi veren pencerelerinden altına giydiği file çorap görünen bol bir jean giymiş.

“Ucundan gösteren cinsinden, bu gösterir de vermek için bin dereden su getirir” bu jean’leri bir kadında gördüğümde ilk aklımdan geçenler bu olurdu. Üzerinde bol beyaz göğüs dekolteli bir tshirt, cerenden biraz uzun belki 1.65 ama çok değil, kızıl saçlı, irice göğüsleri sıfır bedene yakın zayıflığııyla çok göze batıyor ve mor yarım sütyeni tişörtün arkasında belli belirsiz görünüyor. Ince belli, pantalon hatlarını belli etmese de her adım attığında kalçalarının iki yana hareketi çok dişice. Parfümü tahrik edici. “yok bu gösterir vermez kesinn, bu akşamla ilgili hayaller yatar”.

Selim sarışınca tüysüz, yaşından çok daha genç görünen cinsinden, kapı açılıp bizi görür görmez utançtan kıpkırmızı olan bir oğlan. Ilk sözü “rahatsız ettik”

“yok ne rahatsızlığı canım, buyrun lütfen. Çok memnun olduk sizi misafir ettik” ceren altın gününe misafir kabul eden kadın pozlarına bürünmüştü. Getirdikleri şarapları masaya koyarken selim

“oo baya zahmet etmişsiniz ceren hanım”

“ay ben kuaföre gittim, yemek cem’in işi” dedi gülerek “ben yumurta bile kıramam ayol”

Yemek boyunca netameli konulara hiç girmeden havadan sudan konuşarak onların getirdiği iki şişenin üzerine bizden de iki şişe açarak sofradan çakırkeyif halde koltuklara geçtik. Herkese konyak servisi yaptım.

“iyi ki geldiniz, şerefe” bu gece böyle tanışma ile biter diye geçiyordu ki aklımdan canan

“ceren tam düşündüğüm gibiymişsin, boy, yaş, yüz. Çok hoş” çapkıncaydı sesi

“düşündüğün mü gördüğün gibi mi” ceren karşı saldırıya geçti

“uzaktan gördüğüm gibi diyelim” canan utanmıştı biraz

“perde arkasından gene iyi görmüşsün” cerene baktım, çok rahat ve yumuşak bir tavırla konuşuyordu, en ufak bir gerginlik yoktu. Canan bana dönerek

“cem bey de aynı beklediğim gibi”

“allah allah başkası ile karıştırmadığına emin misin” dedi ceren kahkaha ile. Canan hafif utanmış ama kararlı bir sesle ve cerenin alaycı tonuna aldırış etmeyen bir ciddiyetle

“aslında çok merak ediyorum” dedi

“neyi, orospuluğu mu?” ceren bomba atsa daha iyiydi

“evet” dedi canan, hiç beklemeden, gözlerini korkusuzca cerene dikmişti ve sesi tereddütsüzdü.

“aslında bu soruyu asıl kocana sormak lazım, selim gönüllü pezevenkliğe hazır mı?” ceren selime dönmüştü bu sefer meraklı gözlerle ve sırf merakından sormuştu bu soruyu belli.

“biliyorum” uzu süredir kıpkırmızı yere bakan selim “biliyorum size garip görünecek ama önce davetiniz için çok teşekkür ederiz emrivaki yaptık” kekeliyordu

“çok memnunuz biz yanlış anlaşılma olmasın” dedim “ceren biraz açık sözlüdür ama”

“yok yok, sorun değil” selim kesik kesik ama kararlı “evet ceren hanım, pezevenkliğe tahmin edemeyeceğiniz kadar hazırım”

Canan da dahil hepimiz bu açıksözlülüğe ve kararlılığa şaşırmıştık.

“biz sıradan insanlarız öyle marjinal şeylerle pek işimiz olmaz. Sizi ilk ben farkettim, perde açık. Önce söylemedim canan’a, sonra birlikte sizi seyrettik bir kaç defa, bakıp yatağa gidiyorduk. Ne zaman ki yatak odanızdaki erkeklerin farklı kişiler olduğunu farketmeye başladık, işte o zaman”

“tepemize yıldırım düştü sanki” canan tamamladı

“hele de zaman zaman cem bey’in hallerini görünce, yatağımız alev aldı sanki” selim gayet kibar anlatıyordu “çok düşündük ve aramızda çok konuştuk, okuduk araştırdık. Her konuşmamızdan sonra daha da ateşli oluyorduk, ve artık dedik tanışalım ve size danışalım” sonra cerene döndü az önceki utangaç oğlan çocuğunun yerinde yeller esiyordu

“evet ceren hanım pezevenkliğe hazırım. Hem de her türlü pezevenkliğe hazırım. Cananı burda bırak diyin bırakayım, soy diyin elimle soyayım, otoparka götür bilmediğin adamlara teslim edip iki saat sonra al diyin, tamam” makinalı tüfen gibi sözcükler ve selimin fantazileri art arda boşalıyordu

“Peki sen” ceren kısa arayı fırsat bilip canana döndü

“orospuluğa gerçekten hazır mısın”

“hazırım ama öğrenmeye de ihtiyacım var” canan hiç çekinmiyordu.

“ay neyi öğreneceksin hayatım, açıyorsun bacakları, sonra gelsin paralar” canan kahkaha attı.

“biz” dedi canan hala ciddi “ilk defa birbirimizle olduk” durdu güldü “hatta ilk gece olmadı” telaşla ekledi “yok selimden değil benden, kasıldım. köylü gibi azcık el bile kanattık” şaşırmıştık

“memlekette düğün yapınca” açıklama getirdi selim

“hatta tam ikbale ulaşmamız 1-2 hafta almıştı”

“o zamandan beri düşünüyorum ben” dedi canan “başka erkeklerle birlikte olmak nasıl bir duygu?”

“sonra sorun olmadı di mi” dedim ben merakla

“hayır hayır olmadı, sorunsuz bir ilişkimiz oldu sonrasında” dedi selim

“ya da biz öyle zannediyoruz” canan saçı ile oynayarak durgunlaşmıştı

“yani bu işlerde kararlılık çok önemli ama aynı zamanda diyalogu sürdürmek, istekleri korkmadan açık etmek” diye başlamıştım ki söze

“Ama yaşadığın her ilişki özel ve tatlım” ceren canana konuşuyordu “bunlardan farklı olarak içine aldığın her adama sevgi duyabileceğini unutma” ayağa kalktı kendinin ve cananın bardağını tazeledi

“ben evlenmeden önce aynada kendimi hiç çıplak seyretmemiştim. Kendime hiç dokunmamıştım ve yatakta bir erkekle sevişmek oldukça pis bir şeydi”, evet evliliğimizin ilk yıllarını dehşetle hatırlamıştım

“hiç inandırıcı gelmedi bana” dedi canan

“hayatım. Cem’e oral seks bile yaptırmazdım. Orama doknulmasın da bir an önce bitsin bu gece dediğim çok olmuştu” gözleri hafif nemlenmişti

“ondan sonra işte gördüğünüz orospu olduuuuum” herkes kahkaha attı.

“kolay olmadı tabii” dedim “ama benim de payım oldu bu süreçte. En zoru da herhalde vücudunu sevmesini öğretmekti”

“hem aşkım, hem hocam, hem kocam” dedi ceren biraz alaycı.

“şimdi çok rahatsınız ve bu çok güzel” dedi selim

“teşekkür ederim selim bey. Pek de çapkınsınız” göz kırptı

“biraz anlatır mısınız?” dedi selim “sizden dinlersek rahatlarız gibi geliyor”

“bu bir oyun. Ama sadece yetişknlerin eşitlerin oynadığı bir oyun” ceren ciddileşmişti

“kıskançlığın, sahiplenmenin ve aldatmanın ortadan kalktığı”

“aldatmanın?” canan soran gözlerle

“bu oyunda sevişmek artık aldatma olmuyor, sadece karnın acıkmış ve güzel bir yemek görmüşsün. “ dedim ve ekledim “ e her öğün eşinle yemek yemiyorsun”

“ama bu çok hayvanca değil mi? yani toplum öyle demez mi?” dedi selim

“hayvanların da bir kısmı tek eşli” dedi ceren

“ya hayır, hep yanlış anlaşılıyor bu konular, elbette sadece içgidüsel değil, hiç bir seçim ya da kural olmadan her önümüze gelenle olur mu öyle” diye atıldım

“herkesin de algısı farklı” dedi ceren “kimi her şey haberli olsun istiyor. Çiftler birbirlerinin onaylamadıkları ile birlikte olmuyor. Kimi tamamen açık, kimi ise full serbest”

“siz hangisisiniz” cerene baktım

“full serbestiz” dedi

“istanbul dışı full serbestiz” gülerek tamamladım “ben istanbuldakileri hep sana söyledim hayatım”

“ay ben bilmiyordum bunu akşam sana rapor vermem gerekecek” kahkahalarla gülüyordu ceren

“biz serbestiz” dedim gırgırı kesip “Yani aslında kuralımız yok, senaryolar geliştiriyoruz. Senaryo uymazsa sonlandırıyoruz. Birlikte de olabilir ayrı ayrı da olabilir. söylenmediği zaman sormuyoruz ama evden uzakta zaman gece geçirilecekse onun neden olduğunu açıklamak zorundayız ve o yalan olamaz” bu işin temel kuralı birbirimize yalan söylememek,

“asla” ceren kendinden çok emin. “ve eğer dışardaki ilişki burayı en ufak yıpratacaksa tercih yapmak lazım”

“bu oyunun amacı bu ilişkiyi yıpratmamak” dedim

“başardınız mı?” selim son derece ciddi bir tonla

“evet” dedim, “sanırım başardık şu ana kadar. Geleceği bilemezsin ama”

“cerencim lavabo ne taraftaydı” canan çantasını alarak lavaboya gitti.

“özel günü demek” diye geçirdim içimden. Oysa konuşmalardan bayağı umutlanmıştım.

Selim bize istanbuldaki esnaf lokantaları ile ilgili bir şeyler anlatırken birden bir sessizlik oldu, onların odaklandığı noktaya bakınca neye uğradığımı şaşırdım.

Salonun kapısında canan, üstünde göğsünün hemen altından pembe bir kuşakla bağlı şeffaf tül bir babydoll ve tül şeffaf bir kilottan başka hiç bir şey olmadan duruyordu. Bir müddet kendini seyrettirdikten sonra küçük adımlarla bana doğru yürümeye başladı. Her adım atışında selim’in yüzü biraz daha kızarıyordu ama heyecandan mı yoksa kıskançlıktan mı? canan yanımda ayakta duruyordu şimdi

“canım” en istekli sesiyle “nasıl olmuşum beğendin mi?”

kadehimi sehpaya bırakıp elimi kalçasına götrdüm. Doğrusunu söylemek gerekirse, dokunduğum tenin yumuşaklığının ve sıcaklığının beni bu kadar şaşırtabileceğini hiç düşünmemiştim. Bir an elim canan’ın kalçasının üzerinde hareketsiz kaldı. Eli ile saçını hafif kenara çekip hareketsiz kalçasının üzerinde duran elime baktı ve

“neden durdun? korkma kırılmam”

Ardından bir şey söylememe fırsat vermeden yüzü bana dönük kucağıma oturdu. Meme uçları pembeye bu kadar yakın ve bu kadar yumuşak ve parfümden başım dönmekteydi ki iştahla dudaklarıma yapıştı. Tam sarılacaktım, kollarımı tutup arkaya attı dudaklarımdan bir an ayrıldı, gülerek fısıldadı

“hayıııır, yok öyle” bir taraftan dudaklarımı emiyor, diğer taraftan göğüslerini üzerimde oynatıyordu. Kollarımı bırakıp düğmelerimi açmaya başladığında ceren ve selimin odada olmadığını farkettim.

Cananla çocuklar gibi oracıkta kanepenin üzerinde seviştik. Bu kadar kısa sürede ve kolay orgazm olmasına çok şaşırmıştım. Orgazm olurken tırnaklarınız sırtıma geçirmiş küçük çığlıklar atıyor bir taraftan da “sevgilim aşkım kocacım” olduğunu zannettiğim kelimeleri fısıldıyordu.

Kanapede bir süre kucak kucağa uzandık. Sonra, canan’ın lavaboya gitmesini fırsat bilerek “napıyor bizimkiler” diyerek yatak odasına yöneldim. Eğer kapılar açıksa ve ceren başka bir erkekle sevişiyorsa içeri girdiğimde muhakkak “hoşgeldin kocacım” gibi bir şeyler söyler, bana ilgi gösterir, sikimi okşar falan. Benzer bir karşılama beklerken, odayı aydınlatan gece lambasının loş ışığında ceren’i sırtüstü, bacakları yarı açık, adamı da üstüne uzanmış halde gördüm. Biraz yaklaşınca yarı açık bacaklarının arasından selim’in cerene yerleştirip içinde tuttuğunu farkedebildim. Selim beni görünce pis pis sırıttı, “bak karını nasıl kıvrandırıyorum” der gibi. Hakikaten, irili ufaklı pek çok erkekle birlikte olmuş ceren selim2in altında daha önce başka hiç bir erkekle olmadığı gibi, yanakları kızıla çalmış, gözleri kaymış, derin derin soluk alıp veriyor, dünya ile ilişkisini tamamen kesmiş gibi görünüyordu. Selim arada çok hafifçe yüklendikçe ceren derin bir inliyor sanki sarhoşluktan bilincini kaybetmiş gibi gözleri iyice yukarı kayıyordu. Manzaranın dayanılmaz cazibesine rağmen sevgililerin keyfini bozmamak için parmak uçlarımda kapıya vardığımda orda durmuş bizi seyreden canan fısıldayarak “güzel sikiyor di mi” dedi

“gerçekten inanılmaz cereni hiç böyle görmemiştim” dedim

“ama hayatım biliyor musun” dedi canan “bana yaşattığın hiç bir şeyi yaşatamamıştı selim bu güne kadar” şaşırdığımı görünce

“çok ciddiyim” dedi “ha ilk gecenin heyecanı mıydı bu, onu da ilerki buluşmalarımızda söylerim sana” koluma girdi başını omzuma yasladı ve salona yürümeye başladık