Deniz, Kum, Gunes ve Ask
Henüz iki saat olmuştu geleli, odamı ve içinde bulunduğum ortamı tanımaya gayret ediyordum. Çok konforlu olmayan koşullara sahip olsam da en azından üzerinde yatabileceğim temiz bir yatak ve güzelce güneş alan bir odam vardı. Ben bunları düşünürken aniden cumali bey kapıyı açtı ve “işte musa odan, bu da selim o da az önce geldi garsonluk yapacak ,bir şey olursa ben buralardayım” deyip çıktı. Musa’yla tanışıp kaynaştık. Musa benden birkaç yaş küçüktü, daha sonra 21 yaşında olduğunu öğrendim. 185 boyunda 70 kilo civarında, beyaz tenli bir delikanlıydı. Siyah uzun saçları vardı. ilerleyen 10 gün boyunca yoğun tempoda çalışırken, bize kalan boş zamanlarda iyice konuşarak kaynaşmıştık, neşeli biriydi genelde ama içince hem konuşkan hem çok daha neşeli birine dönüşüyordu. Yalıkavak’tan bazen Gümbet’e bazen de Bodrum’a gidip club ve barlarda eğlenmeye çalışıyorduk. İkimiz de esasında bir kız hatta mümkünse selvi boylu, sarışın, mavi gözlü bir turist düşürmenin arzusundaydık ve bunu sıklıkla birbirimize anlatıyor ve etrafta gördüğümüz kızlar üzerinden yatak fantezleri kurup boş muhabbeti sürdürüyorduk. Fakat gel gör ki henüz skor yapmış değildik.
O gece gay bar olduğunu daha sonradan fark ettiğimiz cluba gitmiştik, içeride köşede ateşli şekilde öpüşen muhtemelen iskandinav asıllı çift ilk olarak musa’nın dikkatini çekti. “Ooo nereye gelmişiz selim abi, şunlara bak.” “Musa oğlum burada bizi de öpmesinler, çıksak mı ya.” “Otur abi, yürümekten geberdim, zaten bir bok olduğu da yok.” Musa böyle söyleyince ben de üstelemeden oturdum. Daha önce de Taksim’de bazı gay clublara gitmiştim ama o gün hemen yakınımda ateşli şekilde dans eden çiftleri görünce uzun zamandan beri bastırmaya çalıştığım arzularımın gün yüzüne çıkmasına engel olamadım. Musa’yı birasıyla baş başa bırakarak dans edenlerin arasına karıştım. 40’lı yaşlarda esmer bir adamla göz göze gelip dans ediyordum, bana iyice yaklaştı ve bir şeyler söyledi. Duyamadığım için tekrar etmesini istedim ve birkaç defa çok hoşsun dedi. İri kıyım ve kıllı biriydi, ölçüleri 180 cm, 75 kg civarı olan biri için (bendeniz) fazlasıyla heyecan vericiydi fiziği. Arkamı dönüp musa’ya baktım ve hınzırca gülümsedi, ben de ona elimle gel işareti yaptım. Ama ya oralı olmadı ya cesaret edemedi. İri kıyım dibime girmişti, kendimi durduramıyordum, ben de yaklaşıverdim. Ve boynumdan öpmeye başladı, ilk kez böyle bir şeyi böyle bir durumda ve böyle bir durumda yaşayan biri olarak o boynumunda kenarında öptükçe hem heyecandan hem korkudan ateş gibi yanmaya başlamıştım.eliyle kalçamı okşamaya başladığında dudaklarına yapışmakla oradan hemen çıkmak arasında kaldım ve istemediğim şeyi yapmak zorunda kaldım. Korkmuştum, musa hakkımda ne düşünürdü, rezil olurdum ona. Hemen yanına gidip çıkalım işareti yaparak dışarı çıktım. Ellerim titriyordu sigaramı yakarken, beyaz t-shirtüm ter içindeydi. Musa gülerek geldi ve o an nasıl korktuğumu tarif edemem. “Harika dans ettin, onlar ne kıvrak hareketlerdi öyle müthiştin selim.” “O kadar da değil musa haydi gidelim dedim.” Bu arada bana selim demesi de gülümsemesi ve sözleri kadar ilginçti. Yalıkavak dolmuşunda bana ara ara yaslanması ve iki defa bacağıma dokunması beni iyice kördüğüm yapmıştı. Musa, canım musa ne kadar hoş bir erkekti. Akşamın karanlığında camdan yolu izlerken hatırımda musa’ya atttığım Kaçamak ve çapkın bakışlardan kalanları düşünüyordum.etli dudakları, siyah gözleri, iri pazuları ve geniş omuzları…hemen yanımdaydı işte…
Musa Kapıyı açıp selim geç dedi, elleriyle kapıdan girerken kalçamın biraz üstüne eliyle “arkadaşça” dokundu. Ben dudaklarıma yapışacak işte diye kendimi hazırlarken ben hemen duş alıcam diyerek banyoya koştu. Banyoda muhtemelen kendini tatmin ediyordu, bense her ihtimale karşın kolsuz bir tshirt ve deodorant sürerek onu bekledim. Çıkınca yüzüme bile bakmadan iyi geceler diyerek yatağına uzandı. Ben de banyoya girerek roll-onumu deliğime defalarca sokup çıkararak sıcak suyun altında iki defa boşaldım.
Bu olaydan sonra 2 gün boyunca çok az konuşabildik hem işler çok yoğundu hem de aslında ikimiz de birbirimizden çekiniyorduk. Bu süreçte kafam sürekli musa ve dans ettiğim iri kıyımla doluydu, sabahları onların dokunuşları ile uyanıyor, geceleri öpüşleri ile yatağıma uzanıyordum. Cinsel kimliğimle olan uzun savaşıma artık son verip, beyaz bayrak çektiğim ilk günlerdi bunlar. Sessizliği bozan da ben oldum, “musa yarın öğleden sonra 2 saatliğine plaja gidelim”. “Tamam olur, 1’de plajda buluşuruz.”
Gözüm kararmıştı, artık bir şeyler yaşamanın zamanı gelmişti. Hemen gidip kendime üzerinde yeşil ve beyaz kalın çizgiler bulunan dar bir mayo aldım. Mağazadan çıkışta parfümeriye uğrayarak unisex, afrodizyak etkili bir parfüm ve bir de frambuaz kokulu nemlendirici aldım. Odama dönünce aynada defalarca arkadan ve önden kendime bakıp, nasıl muhteşem bir şeye dönüştüğümü düşünüyordum. Bembeyaz, dolgun ve diri kalçalarımla yetinmeyecektim, vücudumda az miktarda bulunan tüm kılları aldım. Eğilince yarı-tangaya dönen seksi götüm, pürüzsüz bacaklarım, narin kollarım ve azgınlıktan şimdiden dikleşen göğüslerimle hazırdım.
O gün gelmişti, odadan çıkmadan bütün hazırlıklarımı tamamladım, en son frambuaz kokulu nemlendiricimi deliğime ve kalçalarıma sürüp, aynaya bakarak seksi mayomu ağır ağır giyindim. Musa’yla plajda buluştuk daha sonra kabinde o şortunu ben de mayomu giymiş şezlongumuza doğru yürüyorduk. O anlarda Musa sanki biraz mahcup biraz çekingen bir haldeydi. Şezlonglarımıza uzandıktan sonra,”musa ver sırtına süreyim şunu” “yo ben hallederim, zahmet olmasın” “ver canım, nolucak”
Ellerimle sırtına ağır ağır krem sürdüm, vücudunu kremlermiş gibi yapıp aslında ağır ağır okşarken hem plajdaki insanları hem de sadece sırtını kremleyeceğimi unutuvermiştim. Musa nefes alırken yutkunuyor, kızarıp bozarıyordu. Sırt üstü uzanmasını isteyip karnının üzerine krem sürmeye başladım. Bir parmağımla göbek deliğinin etrafında ağır ağır dolaşıyor sonra parmağımı göbek deliğine yine yine ağır sokuyordum, siki öyle kalkmıştı ki avuçlamamak için zor duruyordum. Şans bu ya, arka taraftaki orta yaşlı esmer bir kadının güya gizlemeye çalıştığı meraklı bakışları üzerine utanarak krem sürmeyi bıraktım. Kendi şezlonguma geçip o arada yüzükoyun uzanmış olan musa’ya bakarak göğüslerimi ve bacaklarımı kremledim. Ben de yüzükoyun yatıp bacaklarımı açtım ve yarı kadınsı bir ses tonuyla “musacığım sırtımı kremler misin” dedim. “bekle biraz” musa buyurgan bir ses tonuyla bana bakarak bunu söyledikten sonra aniden kalkıp denize koştu, açık mavi şortunun önü ıslanmış, muhtemelen içimde süzülmeden önce ağır ağır bacaklarından aşağı süzülüyordu, sıcak kumların üzerinden denize koşan müstakbel kocamı şimdiden boşaltmıştım.
(devamı gösterilen ilgiye göre)